17 Kasım 2013

2013 Avrasya Maratonu

Yeni adıyla İstanbul Maratonu...

Bu sabah İstanbul'da insanlar ikiye ayrılmıştı desek yalan olmazdı sanırım: ALES'çiler ve maratoncular. Birileri için zaman durdu, diğerleri için de trafik. Trafiğin durması tabi birinin işine gelmedi, zamanı zihnen harcadı, diğeri ise bedenen. İkisinin neden aynı güne denk geldiğini ise kimse bilemedi; maraton için neden kasım ayının seçildiğinin bilinmemesi gibi. Birisi için sessizlik dilendi, diğeri için "..evli, mutlu, çocuklu.." ile start verildi. Aslını isterseniz, bu yıl ALES'çi olmadığım için nasıl bir sınav yaşandı bilemiyorum, lakin İstanbul Maraton'unu güzel bir etkinlikti. 




Koşmaktan çok, yürümeyi tercih eden bendeniz İstanbul'un 34 yıldır süregelen bu geleneğinin, 35.sinin yürüyüş kısmına ilk defa katıldı. Mecidiyeköy'de itiş kalkış ücretsiz binilen belediye otobüsleriyle yaklaşık 30 dk'lık yolculuk sonrası, Altunizade başlangıç noktasına bırakıldı. Gruplar halinde, yaklaşık 1 saat bekletildi. Ara ara insanların bir kısmının uykusunu alamadığını düşündürten garip hareketlere tanık oldu; örgü tellerden atlama, inatla kalabalığı yarıp öne geçme çabaları gibi. Hareket vakti gelince, hareketsizlikle ağrıyan bacaklar açıldı, başlangıç öncesi ufak bir konuşma dinlendi ve sonra müzikler eşliğinde yürüyüşe başlandı. Yalnız değildi, arkadaşlarıyla ve çeşit çeşit, yer yer gülümseten yurdum insanları ve farklı milletlerden insanlarla birlikteydi. Ortam çok şenlikliydi, fotoğraf pozları birbiriyle yarışır haldeydi. İşin amacı da buydu zaten. Hem yürüyüp spora destek olmak hem de boğazın keyfini çıkarmaktı ama köprüde piknik yapmayı hedeflemiş olanlar olmasa kanımca daha iyiydi. Etkinlik bizim için Beşiktaş'taki şirin bir kahvaltıcıya kadar sürse de, çoğu yürüyüşçü için etkin bir şekilde Dolmabahçe'ye kadar sürdü. 

Gelecek yıl tekrar katılmak ister miyim? Bir yakınım teklif etmedikten sonra, sanırım hayır, bu yürüyüş bana bir kere yetti derim ama herkes en az bir kere yapmalı dediğimden arkadaşıma da eşlik ederim. Öte yandan, işin ilgimi çeken yeni kısmı: Adım Adım koşucuları. Yani bu iş için bir yıl hazırlanıp, koştukları bir sivil toplum örgütü için koşarak bağış toplayanlar. Maalesef geç haberdar olduğum; öğrendiğimden beri de araştırır durduğum kanımca şahane bir oluşum. İşin ayrıntısı için: http://www.adimadim.org/ 


Tabii bir de bu işe asıl emek verenleri, gerçek maratoncuları var, yurt içinden ve yurt dışından. O sporculara da şapka çıkarmadan ve onları saygıyla anmadan olmaz. 

Sevgilerimle,
Æ

2 yorum:

  1. Bizde bir kere yürüyüp, madalyamızı aldık.. Bir daha gitmedik:) Çok uzun bir yol, birde hersene hava kapalı oluyor:( bu sene güzeldi neyse ki.. Boğazı syredip, keyfini çıkarmak için iyi bir fırsat;) Adım adım koşucuları bilmiyordum.. görüşürüz;)

    YanıtlaSil
  2. Evet, bence de İstanbul'dayken en az bire kere katılmalı:)

    YanıtlaSil