2 Ocak 2011

Yeni yılın ilk pazarı

       Pırıl pırıl bir pazar sabahı...dışarısı sakin, soğuk ama kış güneşi hakimiyetinde; içerisi sessiz, durgun, sıcacık. Geçen günlerin yorgunluğu, pişmanlıkları, düşünceleri, iyi kötü, mutlu mutsuz yaşanmışlıkları; yeni günlerin heyecanı, hayalleri, neşesi, enerjisi. Uzaktan bakılan anılar, içinde bulunulan bugün...yani bir çeşit kendini ve hayatını gözden geçirme günü; yeni yılın ilk pazar günü.


      Yeni yıllar, eskisini bir sayı daha büyüttüğümüz, sade takvim değişimi bilimsel bir kavram olarak düşünenlere anlamsız gelse de bu tarz yeni yıl betimlemeleri, bence insanın kendi hayatını sorgulamasına sebep olan, ne istiyordum, şimdi ne istiyorum, neresindeyim hayatımın gibi sorularla bugününü şekillendirmesinde; ve de   mutluluk, sağlık, sevgi, huzur dolu gibi sevdiklerimizden gelen mesajlarla, dilleklerle insana umut veren, umut verdirtten, insanı yarına tetikleyen, yeni hedeflere ilham kaynağı olan insan hayatındaki önemli zamanlardan biri. Özellikle, gittikçe zorlaşan hayat koşullarında, baş etmek zorunda kaldığımız ansız ekonomik krizlere, artan işsizliklere, hızlı gelişen teknolojiye uyum sağlama süreçlerimize ve bunlardan etkilenip bozulan insan karakterlerine, dikiş tutturamayan insan ilişkilerine...inat sağlam tutmaya çalıştığımız psikolojimiz ve istediğimiz gibi bir gelecek için, kendi öz eleştirilerimiz ve yeni aldığımız kararlar bir nebze ilaç niteliğinde.

        Uzun lafın kısası, elimize kağıdı kalemi alıp, önümüzdeki yıl yapmak istediklerimizi ve hayatımızda olmasını istemediklerimizi süzgeçten geçirmek, tabiri caizse kendimizi sarsmak ve temize çekmek için bugünler uygun bir zamanlama...

         "Yarın
          Bambaşka bir insan olacağım diyorsun.
          Niye bugünden başlamıyorsun ? "

                                                                EPİKTETOS
         Mutlu yıllar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder