16 Temmuz 2013

Bal kavanozu da minikmiş demeyin :)

Çocukluk dönemlerimde dedemlerde kalırken, şuan anlatırken ne kadar iğrenç gelse de, çiğnediğim sakızdan çiçek vs. motifleri yapar kapıları süslerdim :) Beni bildiklerinden seslerini çıkarmaz, babasına çekmiş, illa bir şeyler üretecek derlerdi... zira babam, benim çekçekli kaplumbağa oyuncağımı yaşım geçince, işe yarar bu daha diyerek kendisini çekçekli vantilatör haline getirmeyi denemişti :) Evimizde bir onun ıvır-zıvırları olurdu hep, bir de benim. Annem pek ses etmezdi; her ne kadar babama "atmaya kıyamıyor" diyerek kızsa da, benim ıvır zıvır, boya, iplik, kumaş, boncuk vs. kutularımdakilerle uğraşlarıma sevinirdi; odamı dağıtmış olmam bile hoşuna giderdi. Lisans hayatım boyunca da sürdü benim kendi kendime bu çeşit hobilerim. Kartondan yapılmış abajurlar, kirbit çöplerinden yapılmış karabiberlik konacağı, peçetelik, çerçeveler... pipetlerin bir bir kesilmesiyle yapılmış kapı süsü, ceviz ve deniz kabuklarından rüzgar çanları... karton kutulardan yapılmış süslü sehpalar, kitap rafları, etejerler, artık kumaşlarla süslenmiş perdeler vs. Ne akılsa, ev arkadaşımı da sürükleyip, lastikçiden eski araba lastiği alıp, eve kadar taşıyıp yıkamıştık, ben odama ondan sehpa yapacağım diye :) Kısacası şimdikinin DIY projeleri o zamanlar en sevdiğim hobimdi. Lakin zaman, fotoğraflayıp paylaşma zamanı değildi ki, şimdiye anılarımdan başka bir şey kalmadı...


Lisans bitip de İstanbul'a yerleşmeden önce hayalini kurardım Tahtakale'den yapılan alışverişlerle kendi evimi kendi yaptıklarımla döşeyeceğim diye. Şimdi düşünüyorum da yaklaşık 5.5-6 yıldır bu şehirdeyim ve henüz hiç Tahtakale'ye gitmedim. Sahi neden?

Henüz bir evim olmadığı için mi yoksa hep aklımdaki işleri yoluna koyma derdinde olduğumdan mı?

Şuan olmak istediğim noktada olmanın rahatlığından mı yoksa o işleri yoluna koymanın hiç bitmeyeceğini anlamış olduğumdan mıdır bilinmez ama DIY ruhum çok şükür yine beni sardı. Bu sebeple, kanımca paylaşmaya değmeyecek basitlikte de olsa, kendim için aşağıdaki ufak projemi paylaşmak istedim:

Arkadaşımın çöpe atmasına gönlümün el vermediği bu minik bal kavanozlarını bir süredir saklamaktaydım. Kendini başlı başına mumluk olarak süslemekti arzum lakin içine hazır mumlardan herhangi birinin sığmamasıyla, kendisi minik bir vazo, kapağı da mumluk halini alıverdi :)


Elimizdeki malzemeler: bir başka arkadaşımın düğün sepeti süslemesinden kalan çiçekler, şeffaf kurdele, cam boncuklar ve kimi tişörtlerin, bluzlerin vs. asılması için yapılmış ama pek bir fonksiyonunu görmediğimden her defasında kestiğim, biriktirdiğim renkli iç askılar, standart ufak mum ve silikon yapıştırıcısı...


Çok kısa süren bir çalışmayla, kurdeleleri kesip, silikon tabancasıyla yapıştırıp istediğimiz motifi veriyoruz. Kavanozun içini renkli boncuklarla doldurup, hem canlılık sağlamak hem de çiçeğin sabit durması için destek ortamı yaratıyoruz. Sonuç gayet aşağıdaki gibi basit ama kanımca sevimli :)


Özellikle bir yerlerden çiçek alınmasına da gerek yok bence; nikah şekeri çiçeği, hediye paketi süsleri, kurutulmuş çiçeklerle ya da hiç olmadı yol üstü koparılan bir yaseminle bile renkli... ya da sahilden toplanan çakıl taşları, deniz kabukları ile de deniz esintili... 

Evde fazla olan daha büyük kavanozlarla da kuşkusuz daha yaratıcı bir sürü şey yapılabilir, cam boyalarıyla boyanabilir, kapaklarıyla da bardak altlıkları yapılabilir :)

Elinizde ne varsa atmadan önce bir düşünün bence; baktınız bir şey olmuyor, o vakit de hoş kaybedecek bir şey yok, yolculuk nasılsa geri dönüşüm kutusuna :)

Æ 

4 yorum:

  1. Yaratıcılık inovasyon denen şey genleriniz de var demek ki :))

    YanıtlaSil
  2. sanırım:), teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel olmuş, çok beğendim.Bence en kısa zamanda Tahtakale'n,n yolunu tutmalısın.

    YanıtlaSil